bugün

entry'ler (30)

köprü

zeybek yuzbasi ile elmas'in filizlenecek aski ile daha romantik mecralara yelken acacagini tahmin ettigimiz dizi. baska kanalda (kanal d/atv) olsa buyuk ihtimalle coktan yayindan kalkmisti, star'in daha "bomba" dizileri olmadigi icin ratingleri muhtsem olmasa da devam edebiliyor, iyi oluyor.

sıla

dizinin bos bos diyaloglarinin arasinda dolgu olarak kullanilan muzikleri illallah dedirtiyor. insani uzun hava'dan agittan tiksindiriyor bu dizi. basarili dizi muzigi gormek istiyorlarsa hatirla sevgili'ye baksinlar yonetmenleri.

sinemada bir loser i 253 metreden tanimak

anladigimiz kadariyla bunlar sinemaya film izlemek icin degil insan kategorilemek ve diger insanlari asagilamak suretiyle kendilerini tatmin etmek icin giderler. bu kisilerin dahi anlamindaki de ile ismin de halini belirten de'yi birbirlerinden ayiramadiklari, orijinal kelimesinin nasil yazildigini bilmedikleri gorulmustur ama ana dillerini adam gibi yazamazken ancak hasbel kader film izlemelerine yetecegine, anglofon birisine o film hakkinda fikir belirtmelerine yetmeyecegine adim gibi emin oldugum ingilizceleri ile ovunurler.

madem film izlemek yerine etrafini izliyorsun ne işin var sinemada? git mahalle kahvesinde parkta seyret! gelme bir daha buralara. ya da adam gibi filme yogunlas.

hicret

malum ki detaylari yanlis bilinen tarihi hadise. saniliyor ki hz. muhammed inananlari arkasina katmis, haydin gidiyoruz demis, medine'ye (ki o zamanki adi medine degil yathrib idi) goc etmisler hep beraber. hayir efendim, olay daha kademeli gelismistir. medine'den once etiyopya (habesistan)'ya hicret gerceklesmistir (oradaki hristiyan kral muslumanlari kabul etmistir) -bunu cagri filminden de hatirlayabilirsiniz. medine'ye hicrette ise oncelikle bir oncu grup gonderilmistir, bunlar medine'de hos karsilanmis, mekke'de gordukleri eziyete benzer bir durumla karsilasmamislardir. bunun uzerine diger muslumanlar da medine'ye goc etmisler ve orada ummetin temelini atmislardir.

kuaför yalanları

bunlarin en kallavisi "sadece bir parmak aldim"dir. saclariniz uzun kalsin istersiniz, uclarini/kiriklarini aldirmak icin gidersiniz kuafore. gosterirler aynadan iki parmaginin arasina sikistirip "iste bu kadar kesecegim tamam mi?" diye. 1 parmak bir seydir gosterdikleri, tamam dersiniz, "aman cok kisaltmayin" diye de ustelersiniz. "yok yok, sadece bu kadar" der tasdikler. sonra sac kesilir, kurutulur ve bir de bakarsiniz ki saciniz yari boyuna inmis. sacinizin orijinal uzunlugu ile orantili bir cildirisa sebebiyet verir sonuc. "sadece bir parmak aldim" der adam aynayi tutup sacinizin arkasini gosterirken. pis yalanci seni deseniz ne yazar, kisalmis sac yerine yapismayacagina gore? "eline saglik" der, tipis tipis paranizi oder gidersiniz.

türk kızlarına isveçli kız geni aşılamak

hayal kirikligina mahkum bir deney olsa gerek.
genetik muhendisi degilim ama takip ettigim kadariyla "asilma" yontemiyle gen yapisini degistirmek mumkun degil. hadi mumkun olsun istenen sonuclari almak birkac nesil surer. bu durumda turk kizlarina isvecli kiz geni asilamak suretiyle etraflarinda isvecli huriler gorme hayaliyle yasayanlara avuclarini yalamak dusuyor. hayir, simdi bu aci haberi alinca isvec'e goc eyleyip oradaki kizlara turk geni asilamaya(!) kalkacaklar, matrixte kaymalar olacak, korkum budur!

idrar yolu iltihabi

(bkz: idrar yollari enfeksiyonu)
(bkz: urolojik hastaliklar)

ürolojik hastalıklar

idrar yollari enfeksiyonu (ya da idrar yolu iltihabi) (urinary tract infection) da bunlardan biridir, ihmal edilmesi halinde bobreklere kadar ilerleyip bobrekleri iflas ettirebilir.

perfect stranger

cogul hali icin (bkz: perfect strangers) balki ve kuzen larry'li trt dizisi hani.

tuğba özay

online gazetelerde hakkinda cikan haberlerin altindaki okuyucu yorumlari cok fena olan kisi. kendisinden pek hazzetmesem de o yorumlari okuyunca uzuldum onun icin, hakaret ve asagilamanin bini bir paraydi. bir yandan da mustahaktir diyesim geliyor, cikip "pirlantalarla dolu yatakta da bulunmustum" gibi gereksiz bir laf sarfedenlerin insanlarin antipatisini kazanmasi cok kolay. kendisi hakkinda yazilip cizilen negatif yorumlari okuyup da "ya ben neyi yanlis yapiyorum?" diye kendisine ceki duzen vermiyorsa bu da onun sorunu demek mumkun. bunlari okumasina ragmen -belki mevcut saksakcilarinin da gaz vermesiyle- hulya avsar'a yakinsayan megalomaniye yol aliyorsa soyleyecek laf da yok.

xiv louis

"l'etat c'est moi!" yani "devlet benim!" buyurmus bir iktidar manyagi. sen onca saltanat sahibi ol, onca saray yaptir (versailles), fransiz kulturunu yucelt, onca is becer; bugun benim gibi zirtapozlar ismini gorunce dillerine "brother louie louie louie!" gelsin, tasak oglanina don. ee, sultan suleymana kalmadi boyle hicbir kitap yazmaz, mustahaktir senin gibi mutlakiyetci* despota.

bulimiya nevroza

dogru yazilisi -ingilizce'de- blumia nervoza'dir. blumia'nin turkce'ye bulumiya seklinde cevrilmesini anlarim da nervoza'nin niye nevroza oldugunu anlayamam, oh bebek, hic anlayamam.
bir de kardesi vardir: anorexia nervosa. 0 beden takintilari icin ya biri ya otekidir. yaziktir, "evlerden irak tu tu tu tu"dur.

abigail breslin

little miss sunshine filminde dedesini oynayan aktor "umarim oscar'i almaz" demis. ilk bakista "pis kiskanc moruk, ufacik cocugun elinden oyuncagini da alirsin sen!" diye tepki verdiren bu lafin soylenis maksadini anlayinca da "aa, amcacim ne kadar dusuncelisin, ne kadar dogru dusunuyorsun!" denir, cunku adam cocugun bu genc yasinda boyle bir odulun agirligi altinda ezilmesini istemiyordur. drew barrymore basta olmak uzere hollywood cocuk yildizlarinin akibeti genelde zor bir ergenlikten ve muptelaliktan gecer, bazilari toparlar kendilerini bazilari yitip gider. umariz abigail oscar toreninde gozuktugu kadar akillidir da bu zorluklari yasamaz.

hizbullah

ismi allah'in askerleri degil allah'in partisi anlamina gelir. musluman kardeslerle bir alakasi yoktur, farkli olusumlardir.

kiyas

"karsilastirma" kelimesi islami hukukta kullanim seklini tam olarak karsilamaz aslinda. daha uygun bir kelime analojidir. soyle ki bir durumda islama uygun davranisin ne oldugunu kuran ve sunnet/hadis acikca belirtmemisse, sunnet/hadis'te benzer/analojik bir durumda peygamberin ne dedigine/yaptigina bakilir. a durumunda peygamber b yapmis, a ve c benzestigine (anoloji) gore, biz b durumunda da c (ya da c'ye benzer bir sey) yapmaliyiz denir.

egaliteryanizm

egalitarianism lafindan bozma soz. tam turkcesi de vardir halbuki: esitlikcilik.
sosyalizmin temelidir.

past

ingilizce "gecmis" demektir, inglizce derslerinde gecmis zaman cekimlerini ogrenirken hayatimiza girer. bu vesileyle mr. and mrs. brown'a selam ederim.
(bkz: simple past tense)
(bkz: past perfect tense)

splinter usta

kendisi aslen sican'a daha cok benzeyen bir faredir. yaslidir, zayiftir da yeri geldiginde aksiyona dahil olup iki tekme bir tokat ustaligini konusturmaktan da geri kalmaz. kaplumbagalar kadar pizza duskunu degildir.

master

resmi adi alanina gore master of arts (m.a.), master of science (m.sc.), master of business administration (m.b.a.) olabilen bir derece. bir sonraki adim doktora oluyor.

hip hopci genclik

turkce sesli uyumuna gore hip hopci degil hip hopcu diye nitelendirilmesi gereken gencler gurubu. haklarinda bilumum stereotipler mevcuttur. ne amerikan versiyonu dusunuldugu kadar angut ve suca egilimli, ne de turk versiyonu amerikadan esinlenmis diger genclerden (metalciler, cazcilar, bluescular,...) daha yozdur (okudugumuzu anladik mi?: bu amerikadan esinlenmisler hep yozdur anlamina gelmiyor).
turu ne olursa olsun yoz olan muzik degil sekilciliktir.